Bakan Eroğlu Kyoto Protokolü'nü değerlendirdi

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Kyoto Protokolü'ne taraf olunmasıyla birlikte, 2012 yılına kadar Türkiye'nin sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik mükellefiyeti olmasa da bu yönde politika, mevzuat, kurumsal yapılanma ve tedbirler çerçevesinde önemli hamleler gerçekleştirildiğini bildirdi.

Eroğlu, TİSK'in İşveren Dergisi'ne Kyoto Protokolü ve bakanlığın çalışmaları hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ne taraf olmasının çevre mevzuatında doğrudan bir değişiklik yapılmasını gerektirmediğini anlatan Eroğlu, bu yıl sonunda netlik kazanması beklenen 2012 sonrası iklim rejimi sürecine ilişkin Türkiye'nin alacağı pozisyon çerçevesinde mevzuatta yapılacak düzenlemelerin ilgili paydaşların görüşleri de alınarak oluşturulacağını belirtti.

Eroğlu, Türkiye'nin, iklim değişikliği alanında izleyeceği politikaların, alacağı önlemlerin ve yapacağı çalışmaların belirlenmesi amacıyla, 2001 yılında Başbakanlık Genelgesiyle İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu (İDKK) oluşturulduğunu hatırlattı. İklim değişikliği konusunda yürütülecek çalışmaların bu kurulun koordinasyonunda gerçekleştirileceğini ifade eden Eroğlu, bu süreçte, sivil toplum kuruluşlarının katkılarının da değerlendirileceğini bildirdi.

Eroğlu, şunları kaydetti:

"Kyoto Protokolü'ne taraf olmamızla birlikte, 2012 yılına kadar ülkemizin sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik bir mükellefiyeti olmasa da bu yönde politika, mevzuat, kurumsal yapılanma ve tedbirler çerçevesinde önemli hamleler gerçekleştirilmiştir.

Enerji sektöründe, 2005 yılında Yenilenebilir Enerji Kanunu çıkarılmıştır. 2007 yılında, takriben 200 milyar kilovatsaatlik Türkiye
tüketiminin 35,8 milyar kilovatsaatlik bölümü hidrolik santrallerden karşılanmıştır. Enerji Verimliliği Kanunu çıkarılmış ve enerji tasarrufuna önem verilmiştir. Çimento ve demir çelik tesisleri olmak üzere enerji verimliliğinin artırılması, daha kaliteli yakıtların ve alternatif yakıtların kullanımı yönünde çalışmalar başlatılmıştır."

"Ağaçlandırma, panzehirdir"

Eroğlu, düzenli atık depolama tesislerinin artırıldığını belirterek, 2003 yılında 15 düzenli depolama tesisi ile 23 milyon nüfusa hizmet verilirken; 2008 de 38 adet tesisle 31 milyon nüfusa hizmet verildiğini ifade etti.

Türkiye'de sera gazı emisyonlarının kontrol altına alınması konusunda alınan fiili tedbirlerin başında 1 Kasım 2007 tarihinde başlatılan Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği'nin geldiğini belirten Eroğlu, şöyle devam etti:

"Ağaçlandırma, iklim değişikliği ve çölleşmenin panzehiridir. 2008-2012 yılları arasında toplam 2,3 milyon hektar alanın yani Trakya Bölgesi kadar bir alanın ağaçlandırılması ve böylece yutak alan kapasitesinin arttırılması hedefleniyor. Milli Ağaçlandırma Seferberliği çerçevesinde, 2008 yılı için belirlenen 420 bin hektar alanda ağaçlandırma hedefi aşılmış bulunmakta. 2008 yılı sonu itibariyle 464 bin 16,50 hektar alanda ağaçlandırma ve orman ıslahı yapıldı.

Uluslararası Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) ve OECD gibi uluslararası kuruluşların da dikkatini çeken Türkiye'nin ağaçlandırma konusundaki başarısı seferberlikle tescil edilecektir. BM Çevre Programı UNEP'in 'Bir Milyar Fidan' kampanyası çerçevesinde 2007 yılında dikilen 200 milyon fidanla dünyada 3'üncü Avrupa'da 1'incisi olan Türkiye, FAO raporlarına göre orman alanlarını artıran birkaç ülkeden biridir."

Eroğlu, ulaştırma sektöründeki çalışmalara da değinerek, araçlarda kullanılan yakıt kalitesinin iyileştirilmesi ve alternatif yakıtların
kullanılması yönünde önemli adımlar atıldığını belirtti.

Yeni teknoloji ürünü motorlara sahip taşıtların kullanılması ve eski araçların trafikten çekilmesi politikaları benimsendiğini anlatan Eroğlu, yılda 130 bin ton sera gazı emisyonu azaltımı yapması beklenen İstanbul Boğazı Marmaray Tüp Geçit Projesi'nin 2010 yılında tamamlanacağını bildirdi.